Assassin’s Creed serisi, Ubisoft’un ihtimamla üzerinde durduğu ve yıllardır geniş bir kitleye ulaştığı bir oyun serisidir. Valhalla, bu serideki son ve bize nazaran en şahane oyun. Bizi Viking diyarına götüren oyun, eski çağlarda balta ve pek çok çeşit silahla savaşmamıza neden oluyor.
Eivor’un çocukluğundan itibaren başlayan macera, büyüdüğünde daha da zorlaşıyor ve kocaman bir dünyanın kapılarını aralıyoruz. Evet, Assassin’s Creed Valhalla, görebileceğiniz en büyük haritaya sahip oyunlardan biri olabilir. Açık dünyası o kadar büyük ki, oyunu büsbütün keşfetmek için onlarca saat harcamanız gerekiyor.
Grafikleri, atmosferi ve oynanışıyla oyuncuları ekrana kilitleyen Valhalla’da, Norveç’in kasvetli ortamında gayret ediyor, uzun gecelerde yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Lakin asıl öykünün büyük kısmı İngiltere topraklarında geçiyor. Valhalla’nın ana mekaniklerinden biri yağmalar. Yerleşkenizi geliştirmek için gereken birtakım hammaddeleri fakat manastırları yağmalayarak elde edebiliyorsunuz. Takımınızla birlikte küçük gemiciğinize atlayıp Britanya ırmakları boyunca dolaşıp yağmalayacak manastırlar arıyorsunuz.
Bu yağmaları stratejik savaş simülasyonları üzere düşünmeyin. Takım üyelerinizi yönlendirmek ya da onlara komutlar vermek durumunda değilsiniz. Ancak esir düşebileceklerini ya da yanlarına gidip yaralı savaşçılarınızı yerden kaldırmanız gerekebileceğini unutmayın. Ayrıyeten ağır sandıkları açmak ve kapıları kırmak için de yardıma gereksiniminiz var.
Eivor’u geliştirmenin birçok yolu var. En çok kullanacağınız, kazandığınız puanları harcayarak ve farklı taarruz formülleri edinerek taarruz ve savunma bonusları alacağınız yetenek ağacı.
Oyunun havasına büsbütün girebilmek için için Valhalla’ya en az 15 ila 20 saat müddet tanımalısınız.
Sonuç olarak 2020 sona ermeden Ubisoft’un bizi problemlerimizden uzaklaştıracak keyifli bir oyun çıkarması nitekim hoş oldu.
Bu bir ilandır
Hürriyet
