Fenerbahçe derbisi öncesi büyük moral

Birinci gole kadar başa baş uğraşla geçen, birinci gol sonrası apayrı bir skora evrilen Üstün Lig maçlarından birini izledik. Daha geçen hafta Hatayspor’a kaybetmiş Başakşehir’in, yeni teknik yöneticisi Aykut Kocaman’la bu maça temkinli yaklaşacağını kestirim etmek güç değildi. Yalnızca Aykut Hoca’nın savunma futboluna yakınlığı yüzünden değil; hangi teknik yönetici olsa, birinci maçında evvelki haftalarda alınan skorları dengelemek için muhtemelen birebir hamleyi yapardı.
birinci YARI KISIRDI
Sakat Feghouli ve yedek Belhanda’nın yokluğunda yaratıcı ayaklarından eksik Galatasaray kapanan rakibini açmakta zorlanınca, orta tempoda ve konum açısından kısır bir birinci yarı izledik. Birinci 45 sona ererken, sarı kırmızılıların yüzde 74 topla oynama üstünlüğüne rağmen rakip kaleye biri isabetli 4 şut çekebilmiş olması, maçın birinci 45 dakikasının nasıl bir tempoda geçtiği konusunda net bir fikir veriyordu. O bir şut da birinci yarı biterken Onyekuru’nun kaydettiği goldü aslında.
O Durum GOL OLSAYDI
İkinci yarının daha yüksek bir tempoda geçeceği mutlaktı. Düzgünden iyiye düşme sınırına yaklaşmış Başakşehir ya maçı dengelemek ismine atağı daha fazla düşünecek ve savunma güvenliğini ikinci plana alacaktı ya da maçı bu tempoda biraz daha götürüp, sonlara yanlışsız beraberliği sağlamaya çalışacaktı. Birincisini tercih ettiler. Ya da Belhanda ve yeni transfer Mohamed’in oyuna girmesiyle tempo yükselince bize o denli geldi. 55. dakikada Mohamed’in korner durumunda 4 kişi ortasından yükselerek vurduğu şık baş ağları bulmadı fakat yalnızca 9 dakika sonra Donk, ‘o durum gol olsaydı iyi olurdu’ demiş olacak ki neredeyse birebirini kalelere yolladı. Mohamed birinci golünü son dakikalarda penaltıdan kaydetti. Donk’un bir gol bir asistle yıldızlaştığı maçın sonunda Galatasaray derbiye hazır göründü.
Hürriyet