Fenerbahçe Sportif Yöneticisi Emre Belözoğlu, basın mensuplarına çarpıcı açıklamalar yaptı.
İşte Emre Belözoğlu’nun kelamları;
Olağan kazandığı halde konuşma isteğinin devam etmesi, kazandığı maça karşın hala hakemin konuşulması bir strateji ve herkes bunu uygulamak istiyor.
BEN BUNU YANLIŞSIZ BULMUYORUM
Ben bunu hakikat bulmuyorum. Olağan ki canın yandığında, yanlış kararlarda bunu lisana getirmek gerekiyor. Sonuçta herkesin ortaya bir çaba koyduğu, maddi manevi emekler verdiği bir sistemde her kadronun emeli, beklentisi düzgün işleyen bir sistemde yarışmaktır.
SAMİMİ DEĞİL
Adalet dediğin şey de o. Adalet dediğin şey tek taraflı işliyorsa o aslında sistemi direkt güvenilmez kılıyor. Kazansan da kaybetsen de hakem odaklı konuşmak muhakkak ki bir strateji lakin bu samimi değil.
NET BİR BİÇİMDE GÖREBİLİYORUZ
Ben dönem başında da lisana getirdiğim noktadayım; “hata ile kasıt ortasındaki farkı görebiliyoruz.” Şu an kasıtlı olarak yapılan şeyleri net bir halde görebiliyoruz artık. Bu işin kolay bir iş olmadığını, bu mesleğin ve sorumluluğun kolay olmadığını düşünüyorum. Milyonları ilgilendiren hakem atamaları konusunda çok daha üzerine düşünülmüş adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum.
HÜSEYİN GÖÇEK’TEN ŞAD DEĞİLDİM
Hüseyin Göçek şayet bizim maçımıza geliyorsa; ki ben onun 4. hakemliğinden şad değildim derbide. Zira saha kenarında çizginin tam üzerinde maç boyunca ortaya konan hal ve hareketlere karşı hiçbir şey yapmadı, saha kenarında hakemlere baskı kurmaya çalışan beş kişiyi bir defa bile oturtamadı, herkes maçı ayakta izledi ve hakem bunu büsbütün görmezden geldi.
GÜVENMEK İSTİYORUM
Lakin buna karşın şunu da söylemeyi istemiyorum: ‘Neden maçımıza Hüseyin Göçek atandı?’ demek istemiyorum. Zira ben Hüseyin Göçek’e güvenmek istiyorum. Hüseyin Göçek dahil bütün hakemlere güvenmek istiyorum. Kim geliyorsa futbola, futbolun bedellerine hizmet edecek; işini sahanın içinde yapsın biz bundan yanayız. Hüseyin Göçek özelinde aklıma en yakın bu geldiği için bunu söyledim.
TEK TEK TUTUYORUZ
Esasen hakemlere dair topluluğumuz her şeyi adeta kayıt tutuyor üzere; isim isim maç maç şu hakemle şu kadar maçı kaybetmişiz, bunu bu türlü yapmışız, … diye bizim önümüze getiriyor esasen bütün doneleri. Ayrıyeten biz kulüp olarak da hangi hakem ne yapmıştı, yalnızca bizim maçlarımızda genel manada neler yapmışlardı bunu tek tek tutuyoruz, her şeyi biliyoruz. Ancak ben bunu kullanma kederinde değilim. Bizim en büyük talebimiz ve isteğimiz sisteme güvenmek, adaletli olduğuna inanmak ve Hüseyin Göçek dahil bütün hakemlere güvenmek…
LÜTFEN KİMSENİN HAKKI YENMESİN
Neden zira güçlü süreçler başlıyor herkes için. Sportmenler için teknik adamlar için yöneticiler için ve tabi ki hakemler için. Ligin artık sonuna gerçek geliniyor. Lütfen kimsenin hakkı yenmesin, emek dışında sonuca hiçbir şey tesir etmesin.
BEŞİKTAŞ DERBİSİ ÖNCESİNDE…
Burada Fenerbahçe’nin hakkını korumak bizim en büyük vazifemiz ve bunun için en büyük çabayı vereceğiz. Lakin hakemlerin Beşiktaş derbisi öncesinde olduğu üzere gerçek olmayan argümanlarla gündeme getirilmesi, Galatasaray maçı öncesinde gündeme getirilmesi, baskı altına alınmaya çalışılması, taraflı idareye mecbur kılınması yanlışsız değil diyorum. O vakit da birebir şeyi savunuyordum şu anda da birebir şeyi savunuyorum.
HERKES BUNU YAPABİLİR
Hakikat olmayan bu atılımların karşılığı alındı mı? Derseniz; evet, onlar tarafından alındı. Lakin kıymetli olan şu, biz bunu yapmayan bir topluluk olarak bizim de bunu yapmamız mı isteniyor? Biz de bu yolu mu izleyelim isteniyor? Hakemi tesir altına al, kazansan da konuş kaybetsen de konuş, maçtan evvel konuş, baskı kur, … durumuna prim veriliyorsa, bu sistem çalışıyor ve bunu yapanlar sonuç alıyorsa ki aldıklarını gördük ve buna bir tedbir alınmadığını da gördük, o vakit demek ki herkes bunu yapabilir.
BU GERÇEK DEĞİL
Bu gerçek değil. Spor yöneticiliği bence fotoğrafa daha büyük bakmaktır. Kulübünün, ekibinin çıkarlarını gözetmektir, kulübümüzün menfaatlerini gözetmektir ancak bu noktada haksızca ataklar yapılmasına, gözümüze de parmağın sokulmasına da müsaade etmeyiz. Bunu yaparlarsa biz de kendimizce her grubun yaptığı üzere stratejik davranmak zorunda kalacağız. Ortam gerilecek. Kim beslenecek bundan? Biz tansiyon yaratmak, manipülatif ortamdan beslenmek isteyen taraf değiliz.
ZORBAY KÜÇÜK KIRMIZI KARTI VERMEDİ
Hüseyin Göçek’in maça gelip hakkaniyetli yöneteceğine inanıyorum. Zorbay Küçük isimli hakem, Trabzon’da kırmızı kartı vermedi, tüm futbol gündeminin konusu oldu. Buna karşılık bir hafta sonra çok değerli bir maça atanıyor. Bunları sorgulamak, takip etmek, konuşmak bizim misyonumuz mi olmalı bizim vazifemiz olmamalı mı? Ligin en kritik haftalarında atamalar yapılırken daha farklı parametreleri, kuralları ve bedelleri olmalı MHK’nın yahut misyonlu şahısların. Bu çok önemli bir sorumluluktur.
Soru işareti ile başladığın vakit bu işe o vakit gerisini doldurabilecek her şeyi hazırlıyorsun esasen potansiyel olarak. Yanılgı da yapsa, hakikat da yönetmeye çalışsa, her ne olursa olsun biraz daha kendi hakemlerini koruyacak adımlar atılmalı MHK tarafından. Sonuçta Türk futbol ailesi olarak, hakemler de bizim hakemleriniz sonuçta, biz bu türlü hakemleri dışlayacak siyaset izlemeyiz o denli bir sıkıntımız de yok. Ancak kendi hakemlerini koruyacak sistemin çok daha ayrıntıcı, çok daha fazla ince eleyip sık dokuyarak bu atamaları yapmak lazım.
YABANCI HAKEM İSTEMİYORUZ
Yabancı hakem konusu gündemde örneğin; istemiyoruz biz yabancı hakem falan. Sen hakemlerle birlikte tüm sistemi düzgün bir düzeye çekmek ismine gerekenleri yaparsan, adaleti sağlarsan elbirliği ile gereken düzeye gelirsin. Fakat sen gereken adımları atmazsan aslında sorunlu olan sistemi daha da soru işaretleriyle dolu sorgulanır hale getirirsen, yaptığın kusurlar daima hale gelirse ya da örnek vereyim; Fenerbahçe gol atıyor o kural bir hafta sonra öbür formda uygulanıyorsa, Fenerbahçe penaltıdan gol kaçırıyor bir hafta sonra öteki kurallar uygulanmaya başlıyorsa işte bu sorgulanır.
HAKSIZ OLMASINA KARŞIN BASITIRIYOR
Sen bir doğruya inanır, etik ve adil olur, güncellenen ve uygulanan kuralları da bu doğrultuda yaparsan ve duruşunla, yaptıklarınla toplumu inandırırsan başarılı olursun. Herkes de sahip çıkar. Yöneticiler de kazandığı maçtan sonra lisana getirirlerse “kazandık ancak bu aslında bizim hakkımız olmayan bir goldü” diyebilecek cüreti gösterirse, özete herkes bir adım atarsa bu sistemi düzeltiriz, meseleler çözülür. Lakin burada bakıyorsun adam haksız, ona karşın bastırıyor. Herkes mağdur, haklı olan da mağdur haksız olan da.
HAKKINI YEDİRMEYİZ
Muvaffakiyete giden her yolu kendimize mübah göreceksek o vakit bu yola çıkmamak lazım. Hakemler üzerinden algıyı bırakacak herkes. Topluluktan daima yansılar de alıyoruz ancak biz bunu göğsümüzde yumuşatacağız. Fenerbahçe taraftarı bizim niyetimizi biliyor, Fenerbahçe’nin hakkını yedirmeyiz. “O yüzden diyorum kusur ve kasıt ortasındaki farkları görüyoruz.” Gözümüze parmağı atmasınlar artık biz görebiliyoruz kimi şeyleri ve hakkımızı da yedirmeyiz. Hakkaniyetli gidecek, hak eden kazanacak.
Son düzlüğe gelindi mi ona o denli buna bu türlü, bunun lobisi bunun kulisine nazaran değil, herkes hak ettiğini yaşayacak. Bu kadar teknoloji gelişti, bu ülkede futbola bu kadar ilgi var ve dayanak varsa her şey daha yanlışsız yapılabilir. Hakemler daha hakikat, düzgün ve soru işareti olmadan atanabilir, bu tip kritik adımlar daha ince eleyip sık dokunarak yapılabilir.
BENİM GÖZÜMDE KÂFİ DEĞİL
Nihat Özdemir’in en iyi VAR sistemi bizde açıklamasına dair soru üzerine:
Türkiye Futbol Federasyonu’nun başındaki kişi Nihat lider, beni de yöneticiliğimi yaptı. Geçen sene A Ulusal Grup kaptanıydım, çok hoş günlerimiz geçti birlikte. O vazifenin başında olduğu için tabi ki korumak ismine, pahalı göstermek ismine açıklamalar yapacaklardır. Olması da gerekir kurumunu korumak ismine. Ancak Var’ın işleyişi benim gözümde kâfi değil. Çizgi sistemi Türkiye’de düğer büyük liglere nazaran çok geride, gerçekçi olmamız lazım. Gol, taç, ofsayt çizgisi sistemimiz ne yazık ki çok geride. Bunu görüp, farkında olup gereken adımları atarsak işte sistemi o vakit daha hakikat korumuş oluruz.
FENERBAHÇE MERKEZLİ ALGI YAPTILAR
Şu an ligimizde üç ekip puansal manada birbiriyle birebir noktada. Sanıyorum en son 28 yıl evvel bu türlü bir durum olmuş. Biz Fenerbahçe olarak puan tablosu manasında herkes kadar şanslıyız. Başka ekiplere nazaran daha iyi, derinliği olan bir takımımız var bence. Fakat daha dönem başlamadan Fenerbahçe odaklı algılar devreye sokuldu. Evvel Fenerbahçe kesin şampiyon dendi, daha lig başlamadan şampiyon ilan edildi ekibimiz. Biz buna dair gerçekleri vurgulayıp bu algıyı bertaraf ettikten sonra bu sefer bir öteki algıyı devreye soktular; hakemler Fenerbahçe merkezli dizayn edilecek algısı yaptılar.
HERKESİN BAHTI EŞİT
Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki; bunların tümü birer tuzak ve bu algılara karşın hakemlerden, kararlardan, ofsayt çizgilerinden, VAR adımlarından en fazla mağdur olan grup Fenerbahçe! Biz her şeye karşın grubumuza inanıyor ve güveniyoruz; birinci gün ne söylüyorsak onu söylüyoruz. Birinci açıklamalarımdan bu vakte kadar baktığınıza çok farklı bir şey görmüyorsunuz, inandıklarımı söylüyorum. Ben herkesin eşit talihi olduğunu düşünüyorum, Fenerbahçe’nin mevcut takımı ile şampiyonluğu sonuna kadar kovalayacağını ve sonunda Allah’ın müsaadesi ile kupayı kaldırabilecek kadro olduğunu düşünüyorum. Bunu için de uğraş edeceğiz.
KULÜPLERİN SORUMLULUKLARI VAR
Bütçesel manada her sene biraz daha daralıp, genç ve potansiyeli olan oyuncuları gruba kazandırıp, yarın bir gün Avrupa’ya satabileceğimiz formda onların gelişimlerini sağlayıp bu formda bir sistem kurma odağındayız. Hem Türkiye’de hem de UEFA’da finansal manada kulüplerin sorumlulukları var. İnşallah bu sene Şampiyonlar Ligi’ne katılma sürecinde bu sefer UEFA’nın da kendi içinde bir sorgulaması olacak. Ne kadar oyuncu sattın, hangi oyuncuları aldın, bu oyuncuları alırken hangilerini gönderdin üzere sorgulara da muhatap olunacağı için Fenerbahçe’nin kendi içindeki genç oyuncuları kıymetlendirecek projelerle stratejik davranması gerekiyor.
MURIQI, JAILSON VE ELJIF’TE OLDUĞU ÜZERE…
Alışılmış ki bizim önceliğimiz Fenerbahçe’nin başarısına hizmet edecek oyuncuları kulübe kazandırmak. Fenerbahçe’de başarılı olamayıp kendisini ispatlayamayan oyuncuyu bu pazara sunamazsın gerçekçi olmak lazım. Bizim maksadımız evvel Fenerbahçe’de başarılı olması, Fenerbahçe’nin muvaffakiyetinde katkısı olması, şampiyonluklarda katkısının olması daha sonra da yapabiliyorsak Avrupa’ya satmak Vedat Muriqi üzere Jailson’da olduğu üzere Eljif’de olduğu üzere. Türk kulüpleri olarak bunu yapmak zorundayız. Zira futbol ekonomimiz doğrultusunda ülkemizde şu anda geçmişe kıyasla büyük ekiplerin bütçeleri çok geride ve daha da geride olması gerekiyor. Her ekip artık daha kısıtlamaya girmek zorunda…
Hürriyet
