Önde baskı yaparak maça başlayan Başakşehir iyi bir birinci devre oynadı. Kalesinde sete yerleştirdiği rakibine karşı kazandığı topları baskıya karşın kaptırmadan üçüncü bölgeye taşıyarak tesirli ataklar gerçekleştirdi.
İki eski on numara olan İrfan Can ve Berkay üzerinden isabetli paslarla baskıyı kıran temsilcimiz kenara indiğinde ise serseri ortalardan çok akıllı bir formda ceza yayı üzerindeki pasla çıkarak değerli şut imkânlarına sahip oldu. Visca biraz iyi vursa ya da İrfan Can biraz daha süratli bir biçimde düşünüp kendisinden beklenen şutları çıkarsa oynadığı iyi oyunun karşılığını daha birinci devre bitmeden alabilirdi. Neymar’ın sakatlanarak yerini Sarabia’ya bırakmasıyla topa sahip olma oranını artıran Paris grubu vakit zaman tesirli oldu tahminen lakin uzun periyodik baskı kuramadı. Mbappe’nin suratı ve tekniğini birleştirerek kişisel olarak tesirli olduğu anları dışarıda bırakırsak birinci devrenin galibi burun farkıyla da olsa Okan Buruk’un Başakşehir’i oldu. Hoş oyunun tek eksiği tıpkı Leipzig maçında olduğu üzere burada da goldü.
ATAMAYANA ATARLAR
İkinci yarıya süratli başlayan Başakşehir üst üste bulduğu durumlarla geçtiğimiz dönemin Şampiyonlar Ligi finalini oynayan Paris Saint Germain’i bunaltıp alanına hapsetti. Bolingoli-Mbompo’nun tutuk oyunu ve gelmeyen gol dışında eksik yoktu alanda. Bilhassa Visca’nın sazı eline almasıyla bir arada Başakşehir rakibi PSG’ye tahminen de oyun olarak en makûs çeyrek saatlerinden birisini yaşattı.
İstikrar bozulmamış olsa da oyun üstünlüğü tartışmasız bir biçimde Başakşehir’deydi. Tam bu noktada kornerden Kean’in attığı gol ise her şeyi bilakis çevirdi. Uygun oynarken yenilen bu golden ruhsal olarak da etkilenen Başakşehir inancını kaybetti ve ikinci gol de yeniden Kean’in ayağından geldi. Geçen dönemin Şampiyonlar Ligi çeyrek finali oynayan Avrupa’nın iki kıymetli grubuna karşı oynadığı iki maçta da oyun olarak kendisini kanıtlayan Başakşehir bu maçlardan puan alamasa da hürmet duyulmayı muhakkak hak etti.
Hürriyet
