Matz-Lück, Süddeutsche Zeitunga yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de doğal gaz arama çalışmalarıyla ilgili olarak “Türkiye’nin üzerinde durduğu kıymetli bir nokta var. Hem asıl sorun olan Türkiye kıta sahanlığının hudutları, hem de Yunan Münhasır Ekonomik Bölgesinin (MEB) sonları belirsizliğini koruyor. Yani genel olarak bu deniz alanlarının tamamının sadece Yunanistan’a ilişkin olduğu söylenemez.” sözlerini kullandı.
Kıta sahanlığını ve MEB’i sonlandırmada belirleyici faktörün adaların bu hudut üzerindeki tesiri olduğuna işaret eden Matz-Lück, “Yunan adalarının çokluğu nedeniyle Türkiye iyi bir noktaya sahip. Örneğin, Türkiye’nin çabucak önünde bulunan Meis Adası sorunu bir karar mercisine taşındığında, kararın Atina’nın lehine olacağını düşünemiyorum. Küçücük ada, Türkiye kıyılarından üç kilometreden daha az bir uzaklıkta ve Türk kara sularına yanlışsız uzanıyor. Burada ortadan hudut çekilemez.” diye konuştu.
YUNANİSTAN, DOĞU AKDENİZ’DEKİ MEB’İNİ DUYURU ETMEDİ
Matz-Lück kara suları, kıta sahanlığı, MEB kavramları ortasında farklılıklara dikkati çekerek şunları söyledi:
“Karasal sular devlet topraklarına aittir. Bu bağlamda öbür ülkelerden gelen gemiler barışçıl bir formda buradan geçebilirler lakin orada hammadde aramalarına müsaade verilmiyor. Genel bir kurala nazaran ana kara sahanlığı, ana karanın deniz tabanına uzanan uzantısıdır. Kıyıları olan her ülkenin en az 200 deniz mili kıta sahanlığı hakkı vardır. Fakat Ege’de coğrafik nedenlerle bu epeyce güç. Kıta sahanlığı, petrol ve doğal gaz üzere kaynakları çıkarmakla ilgili. MEB ise balıkçılık ve rüzgar gücü açısından değişik. Lakin MEB ile bir devlet, bölgeyi kendisi için talep ettiğini beyan etmek zorunda ve Yunanistan, Doğu Akdeniz’deki MEB’ini şimdi duyuru etmiş değil.”
Türkiye’nin, kendi ulusal toprakları için kara sularının uzaklığını sırf altı mil olarak belirlediğini vurgulayan Alman profesör, Yunanistan’ın da bu yönetmeliğe uyduğunu fakat Türkiye’nin Yunan adalarının altı deniz milinden fazla MEB’e yahut kıta sahanlığına sahip olmaması gerektiği sonucunu çıkardığını Yunanların ise bunu farklı gördüklerini belirtti.
Matz-Lück, Ege adalarındaki sorun nedeniyle Türkiye’nin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne hiçbir vakit taraf olmadığını da vurguladı.
Alman uzman, Türk-Yunan probleminin barışçıl bir formda çözülmesinin mümkün olup olmadığı istikametindeki bir soruya da Lahey’deki Memleketler arası Adalet Divanına yahut bir tahkim duruşmasına gidilmesi halinde bunun mümkün olabileceğini karşılığını verdi.
Christian-Albrecht Üniversitesinde Milletlerarası Kamu Hukuku Profesörü olan Nele Matz-Lück, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler hakkında daha evvel de Tagesschau haber portalına açıklamalarda bulunmuş ve Türkiye’nin tezlerini desteklemişti.
Hürriyet
